20 Kasım 2014 Perşembe

Bebekle müzeye gidilir mi? Tabi ki evet:)



Çok değil bundan birkaç yıl öncesine kadar yanımda bir bebekle bir müzeye gideceğim aklıma bile gelmezdi. Bir yıl önce kızım doğduktan sonra sosyal hayatımın bittiğini hissetmiştim. Ona fazla bağlandım, o da bana... Kızımı bırakıp dışarı çıkmak, arkadaşlarımla buluşmak ya da sinema tiyatrıya gitmek sanki ona ihanet etmek gibi geliyordu. Onsuz dışarı çıksam bile aklım evde kalıyor, 'Acaba şimdi ağlıyor mu, beni arıyor mu' diye düşünmeden edemiyorum. Bu biraz abartılı bir ebeveyn sendromu. Ancak sadece bebekle ilgilenmek (benim gibi işinizi de bırakmışsanız ya da çalışmıyorsanız) insanı bir süre sonra herşeyden uzaklaştığı hissi yaratıyor.
Madem onu bırakıp gidemiyorum o zaman onunla sosyalleşmek gerektiğini anladım. Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM) Joan Miro sergisi onunla birlikte sosyalleşmeyi keşfetmeme vesile oldu. İspanyol sanatçıların hayranı olmam ve Barselona'da Miro'ya ait çok sayıda esere hayran kalmam, minik kızımı da yanıma alıp bu sergiyi gitme kararı vermemi sağladı. (Yoksa asla cesaret edemezdim)

Bebeklere bile sanatı sevdiren müze

Müzeye gitmişken Türk ressamların eserlerini de gördük
Bebeğimi müzeye alacaklarından çok emin değildinm ancak almasalar bile bir deniz havası alır geliriz diye düşündüm. Açıkcası çok da umudum yoktu. Müzeye girerken bebeğimle birlikte geldiğimi söyleyince görevli 'Tabi ki girebilirsiniz' deyince gerçekten şaşırdım. Bunun üzerine görevlinin 'Bebek bedava, bebekle birlikte gelen yetişkinlerden de ücret alınmıyor" deyince ise gerçekten şaşkınlığımı gizleyemedim.
Sakıp Sabancı Müzesi (ne kadar zamandır bunu yapıyor bilmiyorum ama) harika bir uygulamaya imza atıyor. Belli ki amaç çocuklara, gençlere sanatı sevdirmek, sanatla barışık- yaratıcı bir kuşak yetiştirmek. Genel uygulama yetişkinlerle birlikte olan çocuklara bedava iken SSM'de çocukla birlikte gelen, yani çocuğunu sanata özendirenler teşvik ediliyor.
 Bu tür uygulamalar yaygınlaştıkça ve aileler çocuklarını sanata yakın yetiştirdikçe ise gelecek nesilleri daha güzel bir dünya bekleyecek. Sanatla barışık, özgür düşünebilen, yaratıcı nesiller gerçekten bundan sonraki güvencemiz olacak. Üstelik sadece çocuklara sevdirmenin yanı sıra AVM'lere sıkışık kalan bebekli ailelere de yeni bir alan yaratması açısından bence gerçek bir sosyal sorumluluk projesi.


20 Ekim 2014 Pazartesi

Bebekler için zeytinyağı mucizesi



Zeytinyağı, asırlar boyunca insanlık için olduğu kadar bebekler için de mucizevi bir ürün. Bebeğiniz katı gıdaya başladığında sebze pürelerinin içine bir çay kaşı koyacağınız zeytinyağı onun hem hazmını kolaylaştırıyor hem de vücudunun katı gıdaya alışmasına ve tuvalete geçmesine yardımcı oluyor. Doktorumuz kızımın yemeklerine zeytinyağı koymamı önerdikten sonra başladım en doğal olanını aramaya. Tabi zeytinyağı deyip geçmeyin, hasadı, organik olup olmadığı hatta asit oranının bile bebeklere uygun olması gerekiyor. İntertette dolaşırken bazı markaların asit oranı daha düşük zeytinyağı yaptıklarını gördüm. Tam bu sırada bebeklere özel olarak hazırlanan bir zeytinyağı ile karşılaştım. TARİŞ bebekler için 0.5 asit oranıyla özel bir ürün hazırlamış. Ürünü denedim ve memnun kaldım (Daha doğrusu bir problem yaşamadık).
Zeytinyağını 6. aydan sonra bebeklerinizin püresine ekleyerek yemeklerinde kullanabilirsiniz. Banyo suyuna ekleyerek ise vücudunu nemlendirebilirsiniz


Pek ama zeytinyağında asit oranı ne ifade ediyor?
Her zeytinyağı şişesinin üstünde asit oranı belirtiliyor. İyi zeytinyağlarında bu oran 0.8'den başlıyor.
Bu oranın altındakiler ise mükemmel kategoriye gidiyor diyebiliriz. En kolay anlatımla zeytinyağı içindeki asit oranı yükseldikçe damakta bıraktığı tat acılaşıyor ve kalite düşüyor.
0.5 asit oranı oldukça ideal bir oran, bunun daha atında ise 0.3 biraz zor bulunuyor. Zeytin toplandıktan sonra hemen sıkımhanelere getirilerek sıkılıyor. Eğer bekletilirse kalitesi düşüyor. Bu yüzden iyi ir etiket okuyucusuysanız zeytinyağının toplanma yeri ile sıkım yerinin aynı bölge olmasına dikkat etmenizi tavsiye ederim.

 BEBEĞİNİZİN BANYO SUYUNA DA EKLEYEBİLİRSİNİZ

Zeytinyağı mucizesi sadece yemeklerine katmakla da sınırlı değil. Biz banyosunda ya da banyo sonrasında vücudunu nemlendirmek için de aynı ürünü kullandık. Ancak banyodan sonra direk vücuduna uyguladığımda pek memnun kalmadı. Ertesi gün banyo suyuna koyarak denediğimde ise
vücudunun çok iyi nemlendiğini gördüm.
Ben 0.5 asit oranında bebek zeytinyağı aradım ancak Tariş'ten başka bir markada bulamadım.(Bu arada bu kesinlikle reklam amaçlı değil.) Eğer siz bulursanız lütfen paylaşın buraya ekleyelim ve herkesin yararlanabileceği bir liste oluşturalım. Tariş'in yağına da sadece TA-ZE adı verilen kendi mağazalarından bulabiliyorsunuz. İnternetten de sipariş verebiliyorsunuz.
Ürüne www.ta-ze.com.tr den  de ulaşabilirsiniz.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Egzama ve mısır nişastası mucizesi


Bir annenin atopik egzamayla imtihanı - 2

 

 
Evet yanlış duymadınız: Mısır nişastası. Bebeklerde atopik egzama tedavisinde özellikle de bebeklerden çok anne-babaları sinir eder kaşınma sorununa bibebir çözüm. Daha önce bu sayfadan bebeğimdeki egzama problemini paylaştığımda birçoğunuz geçmiş olsun dileklerinizi ve güzel mesajlarınızı ilettiniz. Öncelikle hepinize teşekkür ediyorum. O süreçten sonra yaşadıklarımızı ve iyiye giden egzamamız hakkında detaylı bilgi vermek istiyorum. Eminim bu problemi yaşayan birçok aile var ve ne yapacaklarını bilmeden o doktor bu doktor koşturuyorlar.

Biz de tam öyle yaptık. İlk olarak doktorumuzu değiştirdik. İnternet üzerinden yoğun araştırmalarım sonunda Prof. Dr. Orhan Baransü’ya ulaştım. Kendisinden randevu alıp hemen gittik. Herkes ‘Profesör farklı’ dediJ  O da aynı bir profesör gibi bebeğimin daha üstünü soymadan ‘gerek yok, ileri bir egzama vakası’ diyerek teşhisi koydu. O noktada kendi kendime ‘Yok bundan da hayIr gelmeyecek, daha egzamaları görmedi, eliyle, mikroskobuyla incelemedi bile’ dedim. ‘Bebeği soymanıza gerek yok’ diyerek masasına geçti. (Ne yalan söyleyeyim, o anda ‘Hemen başka bir doktor bulmalıyım’ dedim) Söze ilk şöyle başladı: Kocakarı ilacı diyebilirsiniz ama bebeği akşamları mısır nişastalı suda yıkayacaksınız. Hah dedim tam çattık. Biz daha iyi bir doktor diye profesöre geldik, o bize ‘kocakarı ilacı’ndan bahsediyor.( Aslında mısır nişastalı suda banyo uygulamasını internette okumuş ama bu yöntemi bebeğimde denemek istememiştim.) Ama nereden bileyim aylardır aradığım çözümün mısır nişastası gibi marketlerde 2.5 TL’ye satılan bir üründe olacağını. Oysa ben ne kortizonlu kremler, ne alerjik damlalar kullandımJ

Ardından Prof. Dr. Baransü, şimdiye kadar kullandığımız bize önerilen kuru cilde en yağlı kremler sürme gibi tüm ezberleri silip atacak şeyler anlattı. Kortizonlu krem yerine kortizonsuz Core Satin isimli bir krem verdi( Aslında bu kremin pembesi bebeklerde uygulanıyormuş. Ancak Eylül’ün durumu biraz ilerlediğinden bize yetişkinlerde kullanılan turuncu kremi verdi) bu kremi kaşıntının olduğu zamanlarda uygulamamızı önerdi. Bunun dışında cildini her gün en yağlı kremlerle nemlendirmek yerine Linola adı verilen lanoik asit içeren bir nemlendirici krem verdi. Bunu da sabah-akşam günde iki kez kullanıyoruz.

İnanın mısır nişastalı ilk banyo suyundan sonra kızımın egzama kaşıntıları hafifledi, gece uyanmaları düzene girdi bir hafta sonunda kaşıntı kalmadı. Kremler de cildi oldukça nemlendirerek iki hafta en fazla bir ay içerisinde eski ‘bebek cildimize’ kavuşmamıza yardımcı oldu.Egzama her an yeniden tekrarlayabilir tabi. Ancak en azından nasıl başa çıkacağımız konusunda bir bilgimiz var.

Çareyi doğru yöntemlerde ve doğru ellerde aramak etkili bir tedavide şart. Siz siz olun kocakarı ilaçlarını da yabana atmayın derim. Tabi tüm egzama vakaları ve bebeklerin ciltlerinin hassasiyeti de farklı. Bu yöntemi kendi kendinize uygulamayın( Belki benim bebeğime iyi geldi ama sizinkinde başka bir tedavi etkili olacak. Dolayısıyla bu açık bir reçete değil) Ancak bu yöntemi doktorunuzla paylaşarak ve onun fikrini alarak ilerleyebilirsiniz.

 

7 Nisan 2014 Pazartesi

Bir annenin atopik egzamayla imtihanı -1


Fotoğraf mumsday.com'dan alınmıştır
En korktuğum oldu. Onu korumak için odasına en çevreci duvar kağıtlarıyla kaplattım. Mobilyasını ekonomik mdf ürünler yerine doğal ahşaptan seçtim. Yüzde 100 pamuklu kıyafetler giydirdim. Çamaşır deterjanını (bebeklere özel olan) değiştirerek tamamen doğal olan sabun cevizine geçti. Ama onu atopik egzama olmaktan koruyamadım.

Çocuğunuzun cildinde önce kuruluklar sonra kızarıklıklar ardında kaşıntılar ve yaralarla devam eden atopik egzamayla tanışırsanız işe önce şu bilgiyle başlamanızı tavsiye ederim. Yoksa anne-baba olarak kafayı sıyırmamamız elde değil. EGZAMA SADECE BİR CİLT RAHATSIZLIĞI DEĞİL AYNI ZAMANDA BAĞIŞIKLI SİSTEMİ  HASTALIĞI. Ailenizde saman nezlesi ya da alerjik rahatsızlığı olan biri varsa bebeklerde egzama riski artıyor. Bende ve eşimde yok ama eşimin ailesinde saman nezlesi varL

Bebeklik egzaması da denilen atopik egzama kızım önce ciltte kuruluklar şeklinde ortaya çıktı.  Her her gün yaptığımız banyolar sonrasında banyo yağıyla nemlendirmeme rağmen cildi çok kuruydu. Sonra dizinin altında etrafı kırmızı bir halka şeklinde ortaya çıktı. O halkanın çevresi kızardı. Ardından kollarında hafif kırmızılıklar oluştu. 5. ayı dolduğunda artık ellerini rahatça kullanabildiğinde kızım bacağını kaşımaya başladı. Doktorumuz atopik egzama teşhisi koydu. İlk söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ama işte bazen ne kadar korumacı olursanız istemediğiniz şeyler başınıza gelir. Buna yormanın bir anlamı da var mı bilmiyorum ama oldu işte.

Doktorumuz bebeklik egzaması denilen atopik egzamanın 1,5 -2 yaşına kadar devam edebileceğini sonradan kendiliğinden geçebileceğini söyledi. Tam içime su serpildi derken daha kötü haberi vermesin mi... ‘Bebeklerde egzama çoğunlukla bir gıda alerjisinin belirtisi olarak ortaya çıkar’ Yani egzamalı olan bebeklerin yüzde 90’ında bir gıda alerjisine rastlanıyor. İşte buna yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Alerjisi olan ne varsa ondan korumak dışında.

İki aydan beri internet üzerinden okumadığım makale kalmadı. En bilimsel olanlarını bile bıkmadan usanmadan okudum. Şimdi kısmen de olsa başa çıkabiliyorum.

Ha bu arada tedavi süreci de benim için biraz sancılı oldu. Doğal olan neyse bebeğime onu verme konusunda çok sıkı çizgilerim var. Mesela onu küçük yaşta antibiyotikle tanıştırmamak için elimden geleni yaptım. Ama çocuk doktorumuz Zyrtec adı verilen alerji damlasını verince bende ipler koptu. Kendim de ilaç kullanmaktan hiç hoşlanmam. İlacın prospektüsü okuyunca bende iyice ipler koptu. Hallüsinasyondan depresyonaherşey var. Üstelik 2 yaşından sonraki çocuklar için bu uyarılar. 5 aylık bir yavrucak için öneri bile yok. Bu yüzden ilaca direndim. Kızım kaşınmasına rağmen 1 ay direndim, sürmedim. Cilt doktorumuz da kortizonlu krem verdi. Mükemmel. Bir bebeği uzak tutmam gereken herşey bana reçete olarak yazıldı. (Biraz fazla korumacı olabilirim evet ama kendim de ilaçlardan hiç hoşlanmam)

Neyse en azından kızarıklıklar geçsin diye kortizonlu kremi en düşük dozda ve seyrelterek bir hafta kullandık. Ama ilaca direndik. O sırada aramadığım eczacı kalmadı, tanıdık tanımadık mahallemde ve eski mahallemde oturan tüm eczacılara danıştım. Hepsi doktorun verdiği dozda kullanabileceğimi söyledi. Yine de bir sonraki doktor randevumuza kadar direndim. Bir ay sonra doktorumuza gittiğimizde durum biraz kontrolden çıkmıştı. Kaşıntısı olduğu için bacaklarını kaşırken hafif yaralar oldu. Doktorumuz mutlaka kullanmamaız gerektiğini belirtince artık daha fazla direnemeyerek bir ay sonra damlayı doktorun verdiği dozda verdim.Evet biraz hafifletti ama kaşıntıyı tamamen geçirmedi. Bununla ilgili doktoruma tekrar danışacağım.

Ancak bu arada egzamayla karşılaşanlar için yapmanız gerekenleri size kısaca sıralayacağım.

·         Bebek deterjanı kesinlikle kullanmayın. Sabun tozu (bazı markalar kalıntı bırakabildiğinden tavsiye edilmiyor) kullanın ve bebeğinizin çamaşırlarını yıkadıktan sonra ekstra bir hatta iki durulama daha yapın.

·         Ben bebeğim doğduğundan beri Dalin’in sabun tozunu kullanıyordum. Hemen değiştirerek sabun cevizi kullanmaya başladım. Bir sonraki yazımda bundan detaylı olarak bahsedeceğim. Tamamen doğal bir ürün. Daha doğrusu ürün değil sabun ağacının meyvesi.

·         Bebeğinizin çamaşırlarını ütüleyin (Bunu da doğumdan beri yaptım ama dedim ya engel olamadım)

·         Banyo suyuna zeytinyağı veya banyo yağı sürerek cildini nemli tutmaya çalışın. Ancak yağlar cildim üst tabakasında kaldığından ve derinlere inmediğinden nemlenmiş gibi görünse de aldanmayın, buna ek olarak bir losyonu da tüm cildine uygulayın.

·          

·         Açıkçası ben hala bebeğime ideal losyonu bulabilmiş değilim. İlk 3 ay buğday kepeğinde yapılan ve yüzde 99 organik olan Alman menşeeli Töpfer markasını kullanıyordum, ama kuruluklarda demek ki işe yaramıyor diyerek bıraktım.Kuruluklar ilk başladığında Mustela’nın Stelatopia markasını almıştım. Ancak bebeğimin cildine  banyo sonrası uyguladığımda cildi yanıyormuşcasına çığlıklar atarak ağladı. Ertesi gün yine uyguldım, aynı tepkiyi verince kestim.Doktorumuz da Bioderma’nın Atoderm kremini önerdi. Onu da kullandık ama sanki iyileşmeye başlayan kızarıklıkları yeniden ortaya çıkardı.Egzama atak dönemindedir diye 1-2 hafta ara verdikten sonra yeniden denedim ama yine aynı şey oldu. ****(Lütfen yanlış anlamayon. Bu kremlerin benim bebeğimde etkileri böyle oldu. Ancak her bebeğin icldinin bu kremlere verdiği reaksiyon farklı olabilir)

·         Şimdiyse cildindeki kurulukların üstüne Bepanten’in bebekler için olan (aynı zamanda pişiklerde kullanılıyor) merhemini sürüyorum. Merhem olduğu için çok yağlı ve oldukça iyi geliyor. Ama kurulukları tamemen geçirmiyor.

·          

·         Egzama, ev tozu akarlarından da kaybaklanıyor olabileceğinden evinizi temiz tutmaya çalışın. Biz ilk 3 ay en azından bebeğimin kaldığı odayı her gün süpürüp sirkeli suyla siliyorduk. Ama dedim ya hiçbir şekilde koruyamadım diye. Ama siz yine de bu yöntemi uygulayın. Her gün olmasa da tozların birikmesine neden olmadan (2 günde bir belki)evi süpürdükten sonra sirke veya arap sabunlu suyla evinizi  ya da bebeğim odasını silin.

·         Bebeğimde ne alerjiisi var bilmiyorum ama her türlü önlemi almak için okuduğum yazılarda ev tozlarına karşı en iyi çözümün sıcak buharlı temizleyiciler olduğunu okudum. ( Bu konudan da ileride detaylı bahsedeceğim)Hemen bir tane edindim.Ben Arzum marka aldım. Memnunum ama açıkçası her gün değil haftada en fazla iki kere uyguluyorum.

·         Tüm bunların yanı sıra kızım hala anne sütü aldığından, eğer gıda alerjisi varsa benim sütümden de geçebileceği için ben de yediklerime dikkat ediyorum. Mesela bir hafta buğday içeren ürünler yemedim. (Aman Allahım tam bir kabustu. Buğday içermeyen hiçbirşey yok neredeyse. İnekler gibi otla beslendim bir hafta)Domates, yumurta, çilek, inek sütü... Bunların hepsi de alerjik besinler. Her hafta birini deneyerek ne olduğunu bulabilirsiniz.

Biz hala bulamadık. Belki de yok (inşallah). Çok küçük olduğundan ‘yama testi’ denilen alerji testi yapılamıyor. Eğer durum daha da ilerlerse biraz büyüdükten sonra bu yama testleriyle ne olduğu ortaya çıkacakmış. Ancak bu testler her zaman yüzde 100 doğru sonuç vermiyormuş. Sonuçların çok iyi bir doktorun gözetiminde yorumlanması, belli zamanlarda tekrarlanarak doğrulanması gerekiyor.

İşte yeni bir annenin egzamayla imtihanı böyle. Ben araştırırken yoruldum, çok üzüldüm. Eminim siz de okurken yoruldunuz. Umarım kimse karşılaşmaz böyle bir sorunla. Bizimki de en kısa zamanda uçar gider. Egzamaya karşı mücadelem sürecek ve deneyimlerimi sizinle bu sayfaya paylaş-
maya devam edeceğim.

 

 

10 Şubat 2014 Pazartesi

Bebeğinizle nostalji yapın



 
bbbBaşlığı okuduğunuzda ’Hayata birkaç ay önce gözlerini açan bir bebekle nasıl nostalji yapılır’dediğinizi duyar gibiyim. Aslında annem olmasaydı benim de hiç aklıma gelmezdi. Herkes sandıklarda çeyiz biriktirirken annem, benim bebeklik kıyafetlerimi biriktirmiş. Bazen açar, o minik kıyafetlere bakarken, annemin bizim bebekliğimizle ilgili anlattıklarını dinlemeye bayılırdım. Kızım olduktan sonra ise annem bu ‘değerli ‘ kıyafetleri sandıktan çıkarıp bana verdi. Küçük kızıma kendi bebeklik kıyafetlerimi giydirip fotoğraf çekerek bir nostalji yaptım. Hem benim hem de onun için güzel bir hatıra olacak.

Siz de annelerinize sorun. Varsa hatıra olarak saklanan minik kıyafetler, bebeğinize giydirerek nostalji yapın. Hele de o kıyafetlerle çekilmiş fotoğraflarınız varsa bebeğinizinkiyle yan yana koyup değeri biçilemeyecek bir hatıra olur.


 

9 Ocak 2014 Perşembe

Her yaşa ayrı oyuncak


Hepimizin çocukluğunda sevdiği bir oyuncağı olmuştur. Hatta aramızda hala en sevdiği oyuncaklarını saklayanlar bile var. Bebeklerin ve çocukların en yakın arkadaşı olan ve onların hem duyusal hem de fiziksel olarak olgunlaşmalarında önemli etkisi olan oyuncakları seçerken nelere dikkat edileceğini biliyor musunuz? Bebeklik döneminden itibaren çocuğunuzun eline verdiğiniz oyuncak onun gelişimini etkileyebileceğini hiç düşündünüz mü? Bazılarımız oyalanması için bazılarımız da ‘Biraz rahat dursun da şu işleri bitireyim’ diyerek çocuğumuzu eline rastgele oyuncak verebiliriz.

Oyalansın diye değil gelişsin diye oyuncak

PAL Eğitici Oyuncak Ürün Geliştirme Müdürü Murat Üstünbaş, oyuncak konusunda çocuktan önce anne babayı eğitmek gerektiğine işaret ediyor. "Bazen çok iyi niyetle yaptığımız, çocuğumuz mutlu olsun diye aldığımız bir oyuncak, çocuğun yaş grubu ve gelişim evreleri için uygun değilse bu, çocuğun ileriki aşamalarda gelişim evrelerine de engel oluyor"diyor. Üstünbaş, özellikle 0-3 yaş döneminin çocuğun hem kişilik yapısının hem düşünce yapısının oluştuğu dönem olması nedeniyle bu yaşta alınan oyuncağın özenle seçilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bebeğimiz doğduu andan itibaren ona yakınlarımızdan ve sevdiklerimizden pek çok hediye geliyor. Oyuncaklar bunlar arasıda başı çekiyor. Bazen peluş bir ayıcık, bazen müzikli bir çıngırak. Bunları çocuğunuz eline verirken bilinçli olun. Örneğin bebeğinizin alerjisi varsa peluş oyuncakları tercih etmemeniz gerekiyor. Yine aynı şekilde 3 aylık bir bebeğin eline verilen peluş bir oyuncak da onun gelişimine pek katkı sağamayacaktır. Bu nedenle çocuğunuzun gelişimine katkı sağlamak için onun yaşına uygun oyuncak aldığınızdan emin olun.

 

Her yaşın oyuncağı farklı

0-6 ay: Çıngıraklar ve müzikli oyuncaklar. Yumuşak, sıkınca ses çıkaran oyuncak ve toplar. Kırılmaz aynalar, dişlikler, parlak resimler, kumaş kitaplar, birbirine geçen plastik halkalar.

7-12 ay: Kırılmaz aynalar, dişlikler, karton bebek kitapları, kapağı açılınca içinden çeşitli nesneler fırlayan kutular, büyük tüylü oyuncaklar, itme-çekme oyuncakları.

1-2 yaş: Kırılmaz aynalar, dişlikler, karton bebek kitapları, kapağı açılınca içinden çeşitli nesneler fırlayan kutular, büyük tüylü oyuncaklar, itme-çekme oyuncakları. Bebek arabaları. Üç tekerlekli bisiklet. Legolar, küpler, içi çe geçirerek şekiller üretebileceği oyuncaklar. Yapbozlar. Rakam/sayma oyuncakları. Oyun hamuru. Basit kısa öykülerin yer aldığı kitaplar.

3-6 yaş: Küçük trenler, akülü arabalar. Renk, şekil ve resme göre eşleştirme oyuncakları. Her türlü ritim enstrümanı, piyano. Çeşitli boya kalemleri, resim kağıtları. Basit video oyunları. Oyuncak daktilo veya bilgisayar. Resimli kitaplar, alfabe kitapları, tanıdık yerleri ve kişileri anlatan kitaplar, gerçekçi öyküler.

Not: Yaşa göre oyuncaklar bilgileri PAL Eğitici Oyuncalar’dan alınmıştır.