17 Ocak 2018 Çarşamba


'Ağlama artık' demeden onları sakinleştirmeye yarayacak 10 anlamlı cümle




2 yaş sendromu (Trouble two) 4 yaş sendromu ve daha nicesi... Her şeyin olmazını isteyen ve ağlama krizine giren çocuklara 'Ağlama artık' demekten bıktıysak hem onları hem de kendimizi sakinleştirecek bazı cümlelerde durumu idare etmeye çalışabiliriz. İnternette rastladığım ve happinessishereblog.com'da bulduğum güzel 10 cümleyi aşağıda sizinle paylaşıyorum. Umarım işe yarar. Çocukta olmasa bile kendinizi sakinleştirmede işe yaradığı kesin.




Grafik kaynak: www.happinessishereblog.com
The Gottman Institute

15 Ocak 2018 Pazartesi


Daha İyi Eğitim Yetişkinlerle Başlar



Eğitmenlerin devlet ya da kurumları tarafından desteklenen eğitimlerle donatılmaları kadar kendilerini yetiştirmeleri de büyük önem taşıyor
Brookings Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre ABD’de 3 ve 4 yaşındaki çocuklarının yarısından fazlası devletin sağladığı erken eğitim imkanlarından yararlanmıyor. Bu yaş grubundaki çocukların sadece 10’da 1’i çok iyi denebilecek düzeyde eğitim alıyor.

Erken eğitimi daha fazla geliştirme ve genişletme görevi devlete düşerken - daha fazla çocuk için daha fazla sınıf oluşturma – bu sınıflarda neler olup bittiğini konusu ise tamamen öğretmenlerin kapasitesiyle değerlendiriliyor.

Çözüm ise çocuklara da değil de yetişkinlere özellikle de eğitimcilere, eğitim liderlerine, kul yöneticilerine daha yakından bakmaktan geçiyor. Ulusal Bilim Akademileri tarafından yayınlanan bir rapor, özünde, erken çocukluk eğitiminin tamamen onu sağlayan yetişkinlerin kapasitelerine bağlı olduğunu gösteriyor. Yarının politikaları erken eğitim alanında bu yetişkinleri desteklemezse ve yükseltirse, çocuklar için sağladıkları destekten vazgeçerler.

Erken eğitim liderleri mesleğinin gerektirdiği günlük fiziksel, duygusal ve zihinsel emeği üstlenirken, yaptıkları iş, liderlerinin eğitimleri, mesleki yaşamları ve ücretleriyle ilgili kararlarının doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Yani okulların eğitimciler için vereceği pedagojik ve kişisel gelişime yönelik eğitimler önem taşırken eğitimcilerin kendini geliştirmeye özen göstermesi de gerekiyor. Araştırmada eğitimcilerin içinde bulundukları ekonomik koşulların da tüm bu ihtiyaçların yerine getirilmesinde önem taşıyor.





Kaynak: US News / Nonie Lesaux - Stephanie Jones

https://www.usnews.com/opinion/knowledge-bank/articles/2017-07-14/support-and-training-for-adults-are-key-to-early-childhood-education

8 Ocak 2018 Pazartesi


Kreşe gitmeden evde eğitim mümkün mü?


Evde yaptığımız hem boyama yaptığı
hem sayıları öğrendiği hem de sek sek oynadığı etkinlikten. 
Çocukluğuma dair en güzel anılarım kardeşime olanlar... En net hatıralar ise benim ilkokula başladığım, kız kardeşimin de benimle okula gelmek için can attığı, ağladığı dönemler... Okuldan eve dönünce benden çok kardeşim yapmak isterdi ödevlerimi. Zaten sayıları da harfleri de benimle birlikte öğrendi. Ben 6, o ise 4 yaşındayken. Şimdi kızım 4 yaşında ve sayıları öğrenmesinin yanında harflere de başladı. Annem ev hanımıydı ve beni kreşe ya da anaokuluna göndermedi. kardeşimi de. Ben ise kızımı 3 yaşından itibaren kreşe gönderiyorum. Bazen çok erken mi başladık, okul kavramından çabuk bıkar diye endişe ediyor hatta bu kadar erken gönderdiğim için pişman oluyorum. Ancak kreş yaşının iki yaşa indiğini görünce ve altı bezli iki yaşların bile kreşe geldiğini görünce yüreğime su serpiliyor. Peki erken yaşta eğitimi zorunlu kılan ne? Daha çok çalışan bizler miyiz yoksa 'Gitmezse diğer çocuklardan geri kalır mı acaba'  bakış açısı, çevre baskısı mı?

Hafta sonu temiz hava almak için güzel havaları da fırsat bilerek kızım ve eşimle yürüyüşe Belgrad Omanı'na gittik. Sonrasında bir yerde bir şeyler yemek için oturduk ve orada bir arkadaşımla karşılaştım. Kızını bir oyun atölyesine götürmüş. Mutlaka gidin si de çok eğlendi deyince yemekten sonra oyun atölyesine uğradık. Çok beğendik. Sonra oyun atölyesinde kızım oynarken ben de dışarıdaki çocuk kitaplarını inceledim. Merkezin sahibi olan bayan (sonradan öğrendim) yanıma gelerek kitaplar tavsiye etmeye başladı. Üstelik bu kitaplar satılık da değilmiş. Kızının kütüphanesini buraya taşımış. Kütüphanedeki birçok kitap bizde de vardı. Birbirimize tavsiyelerde bulunduk sonrasında da konuşmaya başladık. Kendisinin de 4 yaşında bir kızı var. Ben kızımı beklerken minik kızın konuşmalarına şahit olmuş hayal gücüne hayran kalmıştım. Çok kitap okunan bir çocuk olduğu hayal gücünün zengin olmasından belli diye düşündüm. Ve bu minik kız kreşe gitmemiş. Annesi iş hayatını bırakarak tüm enerjisini kızına vermiş.

Çıkartmalarla kendi evini oluşturduğu etkinlikten.
Kitap ve çıkartmalarTchibo'dan
Ve düşünmeye başladım. Erken yaşta eğitim şart mı? Bu eğitim evde verilemez mi? Evet verilebilir. Kreşe gitmesine rağmen ben de kızımla evde çok sayıda aktivite yapıyorum kitaplar okuyorum. Kreş sadece sosyalleşmesi ve ilişkileri öğrenmesi açısından gerekli. Bunun dışındaki tüm eğitimler evde de verilebilir.
Bu nedenle;

*Eğer çalışmıyorsanız, tüm enerjinizi çocuğa verebilecek imkanınız varsa evde yapacağınız atölyelerle ve dışarıda oyun gruplarına katılarak okul öncesi eğitimi kendiniz verebilirsiniz.
*Kreşler gerçekten pahalı. Sonraki yıllarda da özel okul eğitimi düşünüyorsanız bu dönemde birikim yapmak isteyebilirsiniz haklı olarak. Evde vereceğiniz eğitimle bunu sağlayabilirsiniz.
*Bu konuda sosyal medyada ya da pinterest gibi sitelerde montessori aktivitelerini takip etmenizi öneririm.
* Çocuğa evde tüm ihtiyacı olanı verseniz bile sosyalleşme ihtiyacını da karşılamanız gerek. Bu komşu çocuklarla da olabilir ama daha fazla çocukla iletişimde bulunabileceği ortamlara girmenizde de yarar var. Okul dönemimde paylaşma, saygı yada sizden ayrılma  gibi kavramlarda zorluk çekmemek açısından faydalı.
*Bu nedenle artık hemen hemen her semtte açılan oyun gruplarına katılabilirsiniz. Hem bir grup içinde çok sayıda çocukla oynamaya alışır.

Her çocuk farklı bir karakterle dünyaya geliyor. Bazıları daha sosyal bazıları daha çekingen. Benim gözlemlerimle bu bazen büyüdüğü ortamdan bazen de doğuştan geliyor. Bu nedenle hepsinin bir ortama uyum süreci aynı olmuyor. Ancak çocuklar okul söz konusu olduğunda aileleri şaşırtabiliyor da. Çok sosyal olduğu düşünülen çocukların okul ortamına alışması bazen diğerlerinden daha zor da olabiliyor. Kreşe göndermeseniz bile mümkün olduğunda kendi yaşıtlarıyla (çünkü büyüklerle daha kolay sosyalleşiyorlar. İş kendi yaşıtlarıyla sosyalleşmede) sosyalleşebileceği ortamlarda bulunun.

* Kreşlerin verdiği eğitim tabi ki çok değerli. En büyük fark evde net bir disiplinle ilerleyemezken kreşte her şeyin bir saati bir düzeni var.
* Evde öz bakım becerileri edinme konusunda maalesef bizler özellikle de Türk anneleri olarak biraz heyecanlı olabiliyoruz. Kreşte ise yemeğini kendi yemekten, ayakkabısını kendi giymesine kadar tüm öz bakım becerilerini evdekinden daha iyi edinebiliyor.

En önemlisi de siz siz olun rahat yetiştirin. Bırakın döksün saçsın eğil disiplini de öğrensin. Ancak bu hayat yarısının içinde en iyi ben yapacağım en çok ben yağacağım hırsıyla büyümesin. Az ama öz olacağı bir anlayışla büyüsün.




Uyku rutinini eğlenceye dönüştürün


Uyku rutini ve çocuk. Biliyorum bu iki kavramı bir araya getirmek birçoğumuz için siyah ve beyaz kadar zıt geliyor. Ancak tüm araştırmalar düzenli bir uyku rutinine sahip olan bir çocuk daha mutlu, daha enerjik, daha yaratıcı olduğunu gösteriyor. Ve inanın onlar için bi rutin oluşturmak imkansız değil. Bunu başarmak tabi ki kolay olmuyor. Ancak sabırla ve bu rutini onlar için keyifli hale getirebilecek bazı oyunlarla bunu başarabilirsiniz. En azından deneyebilirsiniz. Ancak unutmayın! Çocuk karşısında tutarlı olmak ve pes etmemek en önemli iki kuralınız olsun.

Peki uyku vakti nasıl eğlenceli hale getirilebilir ve bir rutin nasıl oluşturulur?
Bizim denediğimiz yöntemden size bahsedeceğim. Siz de çocuğunuzun ilgi alanlarına ve sevdiği şeylere göre bunu farklılaştırarak deneyebilirsiniz.

Kitap, rutin oluşturmada ilk adım oldu


İki yaşına kadar memede uyuyan kızım için bir uyku rutinine geçmeye üç yaşında karar verdim. Daha doğrusu bu kararı vermiştim ancak kararlı ve uygulamada ve başarısız olmuştum. Memeyi bıraktıktan sonra kitap okuyarak ve mutlaka birlikte yatarak (hatta bizim yatağımızda- kendi yatağına gitmeyi kabul etmiyordu) uykuya geçiyordu. Uyuduktan sonra da onu kendi yatağına taşıyorduk. Geceleri de mutlaka ağlayarak uyanıp yanımıza gelmek istiyordu. Kitap okunmasını sevmesi bizim için uyku rutinine geçişte ilk adım oldu. Bu süre bir yılımızı aldı. Üç yaşını doldurduğunda ise artık kendi yatağında uyumayı öğrenmesini zamanı gelmişti. Bu yaş bazıları için çok geç olabilir. Ya da bu süreyi daha da uzatanlar olabilir aranızda. Ancak bir odada yalnız başına ağlayarak ve terbiye(!) edilmeye çalışarak bir rutin oluşturmayı tercih etmedik. Onun mutlu bir şekilde uykuya geçebileceği bir yöntem için dişimizi biraz daha sıktık. Belirlediğimiz uyku rutinin ise ona keyifli sözcüklerle anlattık. Biz ona artık bu evde ;



-Çiş

- Diş

- Yatak

rutini var dedik.

-         Önce çişini yaptırdık

-         Sonra onun için eğlenceli olabilecek yeni bir diş fırçası alarak (Müzikli bir diş fırçası bulduk mesela) diş fırçalamayı da eğlenceli hale getirdik.

-         Sonra da yatak dedik.

-         Ancak yatağa yattığında bu kurala kitabın da eklenmesini istedi. Ve o bu kuralı;


Çiş-diş-kitap-yatak


olarak değiştirdi. Dişlerini fırçaladıktan sonra odasına koşup 3 kitap seçmesine izin verdik. Her akşam (kitap sayısı değişebiliyor) bu kuralı izleyip kitabını okuduktan sonra biraz onunla kalmamızı istiyor. Sonra ben mutfakta biraz işim var deyip yanından kalkıyorum ve ona uyku oyuncağını verip odadan çıkıyorum. İlk günlerde birkaç dakika sonra –anneeeeee!!!!! diyerek beni çağırdığı çok oluyordu. Ancak bu zamanla azaldı. Hala direndiği yatmak istemediği zamanlar da oluyor. Yanımıza gelmek istediği zamanlar olmuyor mu? Tabi ki oluyor. Hiçbir çocuktan mucize beklememek lazım. Ancak keyif alabileceği etkinliklerle bir uyku rutini yaratmayı denemenin faydası var.
Tüm bunlar dışında bu rutinden çıktığınız ya da oluşturmakta zorlandığınız zamanlarda sevdiği bir oyuna başvurun. Mesela biz bazen odamıza mini çadırımızı kurup içini gece lambasıyla aydınlatıp kitabımızı orada okuyoruz:)